Kuruluş Bildirgesi

Türkiye’nin 14 Nisan 1987 tarihinde AT’ye yaptığı tam üyelik başvurusundan sonra her alanda olduğu gibi sosyal alanda da Topluluğu yeterince tanıması ve uyum çalışmalarına başlaması önem kazanmıştır.

Topluluk dahilinde Avrupa Boyutunun oluşturulması ekonomik ve sosyal bütünleşme, iş gücü piyasasının düzenlenmesi ve yeni teknolojilere ilişkin sorunlar, ister milli düzeyde ister topluluk düzeyinde olsun, sadece Hükümetler tarafından ele alınıp çözümlenebilecek konular değildir. Aynı zamanda ekonomik ve sosyal hayatla önemli bir rol üstlenmiş olan işçi ve işveren kuruluşlarınca üzerinde durulması ve müzakere edilmesi gereken konulardır.

Komisyon, bugün Topluluğun karşı karşıya kaldığı sorunların üstesinden gelinebilmesinin büyük ölçüde işçi ve işveren organizasyonlarına ve iç pazarda Avrupa Sosyal Boyutunun oluşturulmasına bağlı olduğunu ifade etmekte ve bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için ekonomik politikaların akıllıca düzenlenmesi ve daha da önemlisi işçi ve işverenler arasında etkili işbirliği stratejisinin uygulanması gerektiğine dikkati çekmektedir.

Topluluğun öngördüğü hedeflerin gerçekleştirilebilmesi, Topluluk düzeyinde çeşitli AT birimlerinde ve ikili düzeyde doğrudan, çalışanlar ve işverenler arasında ortak işbirliği şeklinde bir birinden ayrı, fakat birbirini tamamlayan olumlu bir sosyal diyalogun sürdürülmesini gerektirmektedir. Komisyon ikili düzeyde, tüm ekonomide, değişik sektör ve branşlarda diyalogu geliştirme ve teşvik etme konusunda aktif bir role sahiptir. Zira, Roma Antlaşmasının 118 B maddesine göre Komisyon, çalışanlar ve işverenler arasında Avrupa düzeyinde olumlu bir sosyal diyalogun geliştirilmesinden sorumludur.

Sosyal diyalog Topluluk içinde bir çok amaca ve değişik hedeflere hizmet etmektedir.

Her şeyden önce Avrupa düzeyinde bir endüstri toplumunun yaratılması bakımından ülkelerde ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulması ve uygulanmasından sorumlu tarafların bir araya gelmeleri ve tartışmaları zorunlu olmaktadır.

Esas olarak gerçekleştirilmeye çalışılan temel husus, değişik milli sistemler arasında çalışanların ve işverenlerin endüstriyel ilişkilerdeki tutumlarında kademeli bir yakınlaştırmanın sağlanması ve Topluluğun ekonomik ve sosyal planlamasındaki temel stratejik hedeflere daha fazla uyum ve tutarlılığın gerçekleştirilmesidir. Tek bir Avrupa Pazarının yaratılması uyumlu bir sosyal boyutun yaratılmasıyla atbaşı gitmelidir.

Böylece Topluluk dahilinde olumsuz etkilerde bulunabilecek tek taraflı düzenlemelere gidilmesi önlenebilmektedir. Dolayısıyla sosyal diyalog Avrupa sosyal sisteminden sağlanacak yararların garanti altına alınmasında önemli bir araç olmaktadır. İşçi ve işveren organizasyonları arasındaki müzakereler söz konusu sosyal boyutun yaratılmasında temel unsurdur.

Topluluk seviyesinde gerçekleştirilen diyalogun pek çok fonksiyonu mevcuttur.

Ülkelerin sosyal ve ekonomik politikalarından sorumlu olanların, Topluluk seviyesinde bir araya gelerek, görüş alışverişinde bulunmaları, birbirlerini daha iyi tanımaları bakımından büyük önem taşımaktadır.
İşveren, işçi ve hükümet temsilcileri karşılaştıkları problemleri bu yolla Topluluk açısından değerlendirebilirler.

Katılımcı Model, tarafların yeni hak talebi tartışmalarından ziyade Topluluğun ekonomik ve sosyal plandaki temel hedefleri doğrultusunda yaratabilecekleri birlik ve uyum ortamına zemin hazırlamaktadır.

Diyalogun önemi, oluşturulacak Tek Pazarın yeni sosyal sistemle ilişkisinde de ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir üye ülkenin sosyal bakımdan gerileme pahasına rekabetçi yolla elde edeceği avantaj, Tek Pazarın olumlu etkilerini silebilir. Avrupa’nın sosyal alandaki birliği, toplam istihdam açısından zararlı olan “sosyal damping”i önlemelidir. Kesimlerarası diyalog, işletmelerdeki teknolojik ve üretimle ilgili değişmeleri düzenlemenin ve Avrupa’nın sosyal temellerini korumanın bir aracı olmaktadır. İşveren ve işçi teşkilatları arasındaki diyalog ve ilişki, Avrupa’da kurulacak yeni sosyal yapının temel taşlarından biri durumundadır.

Avrupa Topluluğunda sosyal diyalog fikrinin gelişim süreci biraz da Topluluğun yasal çerçevesinin gelişimi içinde bir ihtiyaç olarak kendini göstermiştir. Bu açıdan, Topluluğun yasal çerçevesinin sosyal diyaloga ilişkin hükümlerini incelemekte fayda vardır.

Roma Antlaşmasının 2’nci maddesinde Avrupa Topluluğunun görevleri arasında, Topluluk çapında ekonomik faaliyetlerin uyumlu gelişimi, dengeli ve sürekli genişleme, artan şekilde istikrarı sağlama, yaşam düzeylerinin yükseltilmesi ve üye ülkeler arasında geniş bir işbirliği hususları sayılmıştır.

Yaşam düzeylerinin yükseltilmesi Topluluğun temel amaçlarından birisini oluşturmaktadır. Antlaşmanın 117 ve 128’inci maddeleri arasında ise Topluluğun sosyal politika alanındaki hükümlerine ve yönelimlerine yer verilmiştir. İstihdamın artırılması, çalışanların hayat şartlarının yükseltilmesi ve kadın erkekler arasında ücret eşitliliği gibi konular bu maddelerde yer alan öncelikli konulardır.

Topluluğun yürütme organı olan Komisyon, sosyal alanda üye ülkeler arasında geniş bir işbirliğini sağlama görevini üstlenmiş olup, özellikle istihdam, çalışma hayatına ilişkin haklar, mesleki eğitim çalışma şartları, sosyal güvenlik, meslek hastalık ve kazalarına karşı korunma, çalışma sağlığı, sendikal haklar, toplu sözleşme düzenleri (madde 118) gibi konularda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu amaçla, Komisyon araştırma, görüş alma ve danışma yöntemlerini kullanarak hareket edecektir (madde 118 ikinci paragraf).

1986 yılının başında Lüksemburg’ta imzalanan ve 1987 yılında yürürlüğe giren Tek Senet, Roma Antlaşmasının sosyal hükümlerine bazı ek maddeler getirmiştir ( madde 118 A ve madde 118 B)

Madde 118A’da, çalışanların sağlık ve güvenliğinin korunması, “özellikle” çalışma ortamlarının iyileştirilmesi ve bu konuya ilişkin koşulların uyumlaştırılması için nitelikli oyçokluğuyla yönergeler çıkartma yetkisinin Konsey’e verilmesi hükme bağlanmıştır.

118 B maddesinde ise, Komisyon’un Avrupa çapında bir sosyal diyalogu geliştirmesi ve bu diyalogun tarafların isteğine bağlı olarak yazılı bir anlaşma şeklinde uygulamaya konması öngörülmüştür. Bu madde, Komisyonun sosyal diyalogu genişletmesi ve bu yönde harcadığı çabalara temel bir dayanak olması gereğini vurgulamaktadır.

Topluluğa üye bütün ülkelerde sosyal taraflar, kamu otoriteleri tarafından alınan bütün sosyo ekonomik kararlara dolaylı ya da dolaysız şekilde etki edebilmektedir. Bu katılım ya kurumsal prosedürler uyarınca, ya da herhangi bir diğer yöntem sayesinde gerçekleştirilmektedir.

Avrupa Topluluğu kurumlarına bağlı olarak çalışan birçok komite mevcuttur. Örneğin, karma komisyonlar, özel çalışma grupları vb. Bu komitelere sosyal tarafların temsilcileri sürekli olarak katılmaktadır. Ekonomik ve Sosyal Komite AKÇI İştişari Komitesi gibi bazılarının kurulması antlaşmalarla hükme bağlanmış olup, Avrupa Sosyal Fonu Komitesi gibi komitelerin kurulması ise, antlaşma hükümlerinin uygulanması sırasında ortaya çıkan ihtiyaçlar sonucu gerçekleştirilmiştir. Diğer taraftan, kurulan bazı komiteler ise Konsey ve Komisyon’un çalışmalarına yardım eden uzmanlardan oluşmaktadır.

Türkiye Avrupa Topluluğuna tam üyelik başvurusu yapmış olmakla, ekonomik, sosyal ve politik bir tercih yapmıştır. AT üyeliği, ülkemizin Batı dünyası ile bütünleşmesini sağlayacaktır. Bu nedenle, Topluluğun sosyal alandaki kilit faktörü durumunda olan sosyal diyalog fikrinin ülkemizde de yeşertilmesi gereklidir.

AVRUPA TOPLULUĞU ÇAPINDA SOSYAL TARAF OLARAK TOPLULUKLA YAKIN İLİŞKİ İÇİNDE BULUNAN KURUM VE KURULUŞLAR ŞUNLARDIR:

CEEP – European Center of Public Enterprises ( Avrupa Kamu Teşebbüsleri Merkezi )
UNİCE – ( Union of Industries of European Community ) ( Avrupa Sanayi ve İşveren Konfederasyonları Birliği )
Permanent Conference of Chambers of Commerce and Industry  ( Ticaret ve Sanayi Odaları Daimi Konferansı )
BFEC – Banking Federation of EC ( Avrupa Topluluğu Bankalar Federasyonu )
ETUC – European Trade Union Confederation ( Avrupa (işçi) Sendikaları Konfederasyonu )
Topluluk için sahip oldukları öneme binaen en dikkate değer 3 kuruluş UNİCE, ETUC ve CEEP’tir. Bugüne kadar sosyal konularda yapılan tüm görüşmelere bu kuruluşlar katılmıştır.

UNİCE-Avrupa Sanayi ve İşveren Konfederasyonları Birliği, 1 Mart 1958’de Brüksel’de kurulmuştur. Bugün, Batı Avrupa ülkelerinin tamamının üye olduğu ve özellikle Ortak Pazar ilişkilerinin ön planda tutulduğu liberal ekonomi yanlısı uluslar arası bir kuruluştur.

Birliğin amacı; üye Avrupa ülkeleri işveren kuruluşlarının temsil ettikleri müesseselerin ortak menfaatlerini koruyacak ekonomik ve sosyal politikaları geliştirmek, Avrupa Topluluğu nezdinde üye işveren kuruluşları arasındaki dayanışmayı sağlamak ve koordineli çalışabilmelerine yardımcı olmaktır. UNİCE’ye Topluluğa üye 12 ülke dışında 18 Avrupa ülkesi de üyedir. Bu ülkelerin 33 Federasyonu UNİCE çatısı altında toplanmıştır. Ülkemizden de TİSK ( Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ) ve TÜSİAD ( Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği ) bu kuruluşa 1988 yılının Ocak ayından beri üyedirler.

ETUC-Avrupa (işçi) Sendikaları Konfederasyonu, 8-9 Şubat 1973 tarihinde 17 Avrupa ülkesinden 17 sendikanın bir araya gelmesiyle Brüksel’de kurulmuştur.

Özgür ve demokratik sendikacılık ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bu işçi kuruluşları, işçilerin sosyal, ekonomik ve kültürel çıkarlarını genel olarak Avrupa düzeyinde, özel olarak da Avrupa Topluluğu ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği de dahil tüm Avrupalı kurumlar nezdinde temsil ve geliştirme kararı almışlardır.

Çalışmalarını daha aktif bir şekilde yürütme amacında olan ETIC, çeşitli işkollarındaki etkinliğini arttırabilmek için, kendi bünyesinde “Endüstriyel Komiteler” oluşturmaktadır.

Türk-İş 7-8 Nisan 1988 tarihinden itibaren ETUC’a üye olmuştur. 21 Avrupa ülkesinin 36 işçi kuruluşu halen ETUC’a üye durumundadır.

CEEP-Avrupa Kamu Teşebbüsleri Merkezi, Kamu İşverenlerini bir arada toplamakta olup, Avrupa Topluluğu nezdinde üye işveren kuruluşları arasındaki dayanışmayı ve koordineyi sağlamaya yardımcı olmaktadır.

Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler İktisadi Devlet Teşekküllerinin üye oldukları CEEP “Centre European d I’Enterprise Publique” 1965 yılında Avrupa Toplulukları Komisyonu tarafından sosyal partner olarak kabul edilmiştir. Topluluk üyesi ülkelerden 200 İktisadi Devlet Teşekkülü Merkez’e üyedir.

CEEP, Kamu İktisadi Kuruluşlarının menfaatlerini Avrupa Toplulukları nezdinde savunmak, üyelerinin sektörler itibariyle oluşturdukları gruplar içerisinde bilgi akımını sağlamak ve bu amaçla faaliyet kolları itibariyle oluşturulan grupların görüşlerini, tecrübelerini, problemlerini tespit etmek, Topluluk Kurumlarının merkez üyelerini ilgilendiren alanlardaki çalışmaları hakkında, kendi üyelerini haberdar etmek, aydınlatmak ile üyelerini ilgilendiren sahalarda gerek milli seviyede ve gerekse Avrupa seviyesindeki kuruluşlarla diyalogu ve işbirliğini geliştirmek faaliyetlerinde bulunmaktır.

CEEP’e topluluk üyesi ülkelerde bulunan İktisadi Devlet Teşekkülleri tam üye, diğerleri ise “correspondent” (muhabir) üye olabilmektedir.

Türkiye Avrupa Topluluğunda sosyal diyalogu sağlayacak ve Toplulukta “sosyal taraf” olarak kabul edilen yukarıdaki üç kuruluştan CEEP dışındakilere üyedir.

Tam üyelik başvurusunu yaptığımız Avrupa Topluluğundaki sosyal diyaloga katılmamız ve bu diyalogun sosyal tarafını teşkil eden kuruluşlara üye olmak büyük önem arz etmektedir.

Nitekim Avrupa Ekonomik Topluluğu nezdinde Türkiye daimi Temsilciliğinden alınan 6.11.1988 tarih ve 2918 sayılı yazılarına atfen Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı CEEP’in faaliyetlerini ve üyelik için şartların CEEP’ten öğrenilebileceğini bildirmiştir.

Kamu İşletmeleri bu yazı üzerine CEEP’e başvurmuş, CEEP 24 Temmuz 1989 tarih ve 89/5.6.23 rumuzlu yazı ile CEEP delegeler kurulunun 11 Mayıs 1989 tarihindeki oturumunda CEEP’e başvuran Kamu İşletmeleri ile diğer Kamu Kurumlarının Merkez’e üye olma taleplerini kabul ettiğini bildirmiştir.

Birliğe üye olmak için başvuran 13 Kamu Kuruluşu şunlardır:

Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü.
Makina Kimya Endüstrisi Kurumu
Petrol Ofisi A.Ş. Genel Müdürlüğü
İstanbul Gübre Sanayi A.Ş Genel Müdürlüğü
Emlak Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğü
P.T.T. İşletme Genel Müdürlüğü
Türkiye Halk Bankası A.Ş
D.B.Deniz Nakliyat T.A.Ş.
Türkiye Elektrik Kurumu
T.C.Ziraat Bankası
Toprak Mahsulleri Ofisi
Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ)

Avrupa Kamu Kurumları Merkezi CEEP, Türk Kamu İşletmelerinin CEEP ile temaslarını sadeleştirecek şekilde milli birlikler oluşturulmasını tavsiye etmiştir.

Diğer taraftan Kamu İşletmelerinin birlik olması, milli seviyede Kamu İşletmelerinin ortak problemlerini ortaya koymak, çözüm önerilerini değerlendirmek Kamu İşletmeleri arasında işbirliğini geliştirmek, milli seviyede belirlenen ortak problemleri uluslar arası platformda değerlendirmek de imkan dahiline girecektir.

Bu sebeple 13 Kamu İşletmesi gerek CEEP’e üye olarak Avrupa Topluluğunda “sosyal diyalog”un temelini hazırlamak, gerekse diğer Türk Kamu İşletmelerini de diyaloga sokmak üzere bir araya gelerek “Kamu İşletmeleri Birliği” adı altında bir birlik oluşturmayı kararlaştırmışlardır.